Tarih dediğimiz şey, yalnızca taşlara kazınmış isimler, kronolojik sıralar değildir. O, bazen bir halkın hafızasının en derin kuyularında saklanan efsanelerde yaşar; bazen de bir milletin kalbine hitap eden sözlerde. Göktürklerin Türeyiş Efsanesi ile Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi bu anlamda birbirine uzak iki kıyı gibi görünür; biri bozkırın sisli sabahlarından, diğeri Cumhuriyet’in taze ufuklarından seslenir. Oysa bu iki ses, aynı yankının farklı zamanlardaki titreşimleridir. Ve bu titreşimleri, 3-6-9 frekansı ile okumak, aradaki görünmez köprüyü belirginleştirir.
Efsanenin Karanlık Eşiği
Göktürklerin ilk ataları, Lin adlı bir memleketin saldırısıyla yok olmanın eşiğine gelir. Kadın, erkek, çocuk… kimse sağ bırakılmaz. Yalnızca bir çocuk, acıma ile değil, belki de kaderin ince planıyla hayatta tutulur. Ama kolu ve bacakları kesilmiş, “Büyük Bataklık”ın otları arasına atılmıştır. Bu, bir halkın topyekûn felç edilmesidir. Tam da burada, dişi kurt sahneye çıkar. Et ve yiyecek getirerek çocuğu hayatta tutar. Zamanla aralarında bir bağ kurulur; bu bağ geçmiş ile geleceğin bağıdır. Kurt on çocuk doğurur, soy yeniden filizlenir.
Hitabenin Aydınlık Direnişi
Aradan yüzyıllar geçer. Coğrafya değişir, devlet biçimi değişir, ama tehdit değişmez: Yıkım tehlikesi. Atatürk, Gençliğe Hitabe’de geleceğe dönerek, “Bir gün bağımsızlığın tehlikeye girebilir, kalelerin zapt edilebilir, tersanelerine girilebilir” der. Burada da halk felç edilmek istenir, irade zincire vurulmak istenir. Ama tıpkı dişi kurdun yaralı çocuğa nefes vermesi gibi, Atatürk de gençliğe bir görev verir: Cumhuriyeti korumak ve yaşatmak.
3 Frekansı: Hafızanın Kıvılcımı
3, zihni ve bilgiyi temsil eder. Efsanede, kurt yalnızca besleyen değil, aynı zamanda kadim hafızayı taşıyandır. O, unutulmaması gerekenleri yeni nesle aktarır. Hitabede ise Atatürk, “Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak olan sizsiniz” diyerek aynı bilgiyi gençliğin zihnine işler.
Ortak hafıza korunmazsa, tecrübe gelecek kuşaklara aktarılmaz; aktarılmayan hafıza, milletin yeniden dirilme şansını sıfıra indirir.
6 Frekansı: Aidiyetin Kalbi
6, sevgi, koruma ve aidiyet enerjisidir. Efsanede dişi kurt, ana figürüdür; çocuğa yalnızca yiyecek değil, bir “biz” bilinci kazandırır. Hitabede gençlik, vatanın ve milletin “muhafız”ıdır; bu koruma, bir aile bağının korunması kadar kutsaldır.
Aidiyet duygusu olmadan fedakârlık yapılamaz; fedakârlık olmadan da bir millet krizden çıkamaz.
9 Frekansı: Ruhsal Görev
9, tamamlanma ve karmik dirilişin frekansıdır. Efsanede yaralı çocuğun tek varoluş sebebi, bir halkı yeniden doğurmaktır. Hitabede gençliğe verilen görev, Cumhuriyeti sonsuza dek yaşatarak milletin ruhsal döngüsünü tamamlamaktır.
Görev bilinci, bireyin kendi çıkarını aşarak toplumsal çıkarı öncelemesiyle mümkündür; aksi halde tarih, aynı felaketleri tekrarlar.
3-6-9’un Ortak Senfonisi
- 3: Geçmişin bilgisi – unutmamak.
- 6: Aidiyetin sevgisi – vazgeçmemek.
- 9: Ruhsal görev – tamamlamak.
Efsane, geçmişten bugüne bu üç titreşimi taşır. Hitabe ise bugünden geleceğe aynı titreşimi aktarır. İkisinde de mesele, yalnızca hayatta kalmak değil; hafızayı, bağı ve görevi bir sonraki nesle eksiksiz devretmektir.
Bazen milletler, tıpkı o sakat bırakılmış çocuk gibi, tüm uzuvları kesilmiş gibi hissedebilir. Ama bir kurt gelir — bazen bu kurt bir efsane olur, bazen bir liderin sözü. Asıl mesele, o sözü duyan kulakların, o mirası taşıyan yüreklerin var olup olmamasıdır.
Ve işte burada 3-6-9 devreye girer: Hatırla (3), koru (6), tamamla (9).
Göktürklerin çocuğu da, Cumhuriyet’in genci de, aynı zincirin halkalarıdır. Biri geçmişten bugüne, diğeri bugünden yarına köprü kurar. Çünkü milletler, hafızalarını kaybettiklerinde ölür; hafızalarını koruduklarında ise ebediyen yaşar.
Zatiye için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et